Türkiye Enerji Vakfı Başkanı ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) eski Başkanı Hasan Köktaş, 2035 yılına kadar dünyada enerji tüketiminin yüzde 40 artacağını vurgulayarak, bu zaman diliminde Türkiye’nin de en az 200 milyar dolarlık enerji yatırımı yapması gerektiğini bildirdi. Köktaş, bu yatırımın hayata geçirilmemesi durumunda Türkiye ekonomisinde yeterli büyümenin sağlanamayacağını söyledi.
Genç Yönetici ve İşadamları Derneği’nin (GYİAD) düzenlediği “Türkiye’de Enerji Sektörünün Bugünü ve Yarını: Enerji Piyasalarında Türkiye’nin Konumu” başlıklı konferansta sektördeki son gelişmeler masaya yatırıldı.
Konferansın açılışında konuşan GYİAD Başkanı Burcu Akdarı Toprak, enerji dağıtımının özel sektöre devredildiği bu dönemde enerji üretim varlıkları özelleştirmesinin de gelecek beş yılda tamamlanmasının planlandığını söyledi. Artan milli gelir, olumlu demografik eğilimler ve yüksek şehirleşme hızının, enerji ihtiyacının ana başlıklarını oluşturduğunu bildiren Akdarı Toprak, bu talebin 2023’e kadar her yıl yaklaşık yüzde 7 artacağının tahmin edildiğini kaydetti. Burcu Akdarı Toprak, Türkiye’nin dünyadaki en cazip yatırım bölgelerinden biri haline geldiğini söyledi.
TÜM DÜNYA 2035’E KADAR Enerjiye 42,2 TRİLYON DOLAR YATIRIM YAPACAK
Hasan Köktaş ise sunumunda, dünyanın ABD’yi de kapsayan Batı’dan Asya Pasifik merkezli bir ekonomik merkeze doğru gittiğini ve enerjinin de bu yöne doğru ilerlediğini bildirdi. Gelecek 20 yılda tüm dünyada 42,2 trilyon dolarlık enerji yatırımının yapılmasının beklendiğini anlatan Köktaş, “Dünyada enerjinin yarısını 4 ülke tüketirken üretimin ise yarısını 5 ülke sağlıyor. Türkiye dünya enerji tüketiminde 21. üretiminde ise 19. sırada. Kullandığımız enerjinin doğalgazda yüzde 2’sini petrolde ise sadece yüzde 8’sini kendimiz üretiyoruz. Tüketilen enerji oranı sanayileşmede varılan noktayı da gösteriyor. Türkiye ekonomik olarak kalkınacak ise 2035 yılına kadar en az 200 milyar dolar tutarında enerji yatırım yapmak zorunda. Bu yatırımın yapılmaması halinde ekonomik büyümemiz önce yüzde 4’ün altına geriler, sonra 3,2,1 derken eksi büyüme ile karşı karşıya kalırız.
İhtiyaç duyulan 200 milyar doların yüzde 20′si öz kaynaklarla, yüzde 80’i ise dünya finans çevrelerinden tedarik edebilir. Son 5 yılda Türkiye’ye giren yabancı sermayenin yarısı enerji sektörüne geldi. Türkiye’nin küçülmesini istemiyorsak, enerji yatırımlarını asla ihmal etmememiz gerekiyor” dedi.
Hasan Köktaş, enerji sektöründe sistemin taşıyıcı omurgasının artık özel sektör olduğunu, devletin 2003 yılından bu yana bu alanda hiçbir yatırımının bulunmadığını kaydetti.
10 yıl önce kullanılan elektriğin yüzde 65’ini devlet üretirken, bugün özel sektörün payının yüzde 65’e ulaştığına dikkat çeken, Köktaş, AB ülkeleri arasında elektrik tüketiminde Türkiye’nin konutta en ucuz üçüncü, sanayide ise ikinci ucuz ülke olduğunu bildirdi.
PERAKENDE PIYASASININ GELİŞİMİ İÇİN TEKNİK VE ZİHİNSEL ALT YAPI YETERSİZ
Hasan Köktaş, Türkiye’de piyasanın yüzde 86’sının serbest tüketici olduğunu açıkladığı konuşmasına şöyle devam etti:
“Ayda 135 TL üzerinde fatura geliyorsa o abone serbest tüketici demektir. 2015 yılında herkes serbest tüketici olacak ve serbest üreticilerden elektrik ihtiyaçlarını karşılayabilecekler. Yani abonelik kavramı sona erip, müşteri vurgusu öne çıkacak. Ancak gerçekçi olmak gerekirse bunun için teknik ve insan alt yapısında çok büyük eksiklikler var. Server altyapısı, sayaç, eleman ve zihinsel alt yapı serbest üretici-serbest tüketici uygulamasına hazır değil. Örneğin 34 milyon sayacın sadece 8 milyonu elektronik. Yeni dönemde 365 günde manuel olarak girdiğimiz bilgiyi 4 günde kayıtlara girmemiz gerekecek. Öte yandan abonelerin hala yüzde 30’u bir başkasının adına kayıtlı. Mevcut haliyle elektrik bir kamu hizmetiyken, yeni dönemde ticari firmaların elinde bir pazar ürününe dönüşecek.”
Hasan Köktaş, yaşanan pek çok gerilimin ve savaşın arka planında enerji kaynaklarının kullanımı, arz güvenliğinin sağlanması ve taşınmasının yattığını söyledi. Köktaş, “Son dönemde Rusya ile Ukrayna arasında Kırım üzerinden yaşanan gerilimin de arka planında enerji kaynaklarının yönetilmesi var. Öte yandan enerjide net tüketici olan ABD, kaya gazındaki avantajıyla satıcı pozisyonuna geçecek. Bu enerji sanayindeki pek çok dengeyi değiştirecek bir gelişme olacak” dedi.